2 Nisan 2014 Çarşamba

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLMAYAN MESLEK ÖRGÜTLERİ...







            27/O1/2013 tarihinde Güvercinler meclisinde yayımlanmış bir yazım vardı.
 İki Gün önce  Yaşadığım yerde GEMLİK Esnaf ve sanatkarlar odası başkanlık seçimleri yapıldı. Seçime giren adaylar" hizmet" kavramın ortak dil olarak benimsemişlerdi.
Gerçekten bu kavga esnafa hizmet için mi verilmekteydi?
Gerçekten bu kuruluş ortadan kalksa ,esnaflar perişan mı olacaktı?

Yine aynı şeklide,1971 den itibaren Muhasebecilik ve sonraki şekliyle Mali müşavirlik hizmeti veren büromuz Mali müşavirler odasına bağlıydı, bu oda şuan sadece Staja başlamak isteyen ve meslek mensubu olmak isteyen binlerce gencin önünde gerçek bir engeldir. İnanılmaz paralar alır, bir adayın adı staj olan süreci başlatabilmesi ve dosya açması için verdiği mücadeleyi oğlumdan biliyorum..
Sadece staja başlamak için önünde çok ciddi bir engel vardır. Staj öncesi o imtihanı geçmek için bayağı mücadele verilir. Her kalış bir sonraki imtihan için parasal kaynak bulmak demektir. Adı üstünde "staj" mesleğe hazırlanmanın ilk  basamağıdır. Bu imtihanın  mantığını kim ortaya koyabilir?
Üstelik başka bir gerçeklik bu stajı başarabilecek şuan mali müşavir olmuş kaç üye vardır?
Tabi meselenin özü ,o değildir. Meselenin özü her staj imtihanın ve oraya gidiş için yapılacak organizasyon ile elde edilecek parasal kaynaktır. Bu parasal kaynağa sahip olmak için bu örgütlerin seçimleri küçük iktidar savaşlarıdır.
Bunun yanına diğer meslek örgütlerini ilave edin. Baroları ,Mühendisleri, Mimarları,Ticaret odalarını hatta SENDİKALARI..   
Bunu neden anlatıyorum? Türkiye'de ki iktidar savaşlarının bir parçasıdır bu meslek örgütleri.
Düzenin değişimi devlet denilen organizasyon üzerinden sermaye temerküz etmiş sınıflar için,meslek örgütü dediğimiz ekonomik çıkar amaçlı baskı grupları için istenen ve arzu edilen bir şey değildir.
Oligarşi dediğimiz işte bu dur.Siyaseti ve sermayeyi elinde bulunduran yöneten GÜÇTÜR.Yani bir seçilmiş iktidar vardır, birde asıl gizli dinamik ve etkin olan bu OLİGARŞİK  İKTİDAR..
Seçimler bu güç odaklarının iktidar kavgasıdır...

***********************************************

                   Füsun Üstel meslekçilik akımının 1915 Durkheim’in korporatif düzen anlayışının Osmanlı Lonca sistemiyle bağdaştırarak meslek örgütlerine dayalı bir düzen önerisi Ziya Gökalp’a ait olduğunu ve siyasal halkçılığın tasfiye edemediği iktisadi sınıfların içtimai halkçılıkla ortadan kaldırılacağını savunduğunu söyler. Gökalp’e göre tların evriminde, sınıflı toplumların meslek devri izleyecektir. Meslek devrinde ise,siyasal halkçılığın yok edemediği “iktisadi tabakalar” ortadan kaldırılır, böylece içtimai halkçılık egemen olur. Türkiye de Batıdaki gibi toplumsal sınıfların bulunmadığı iddiasından hareket eden gruplar, gerçek bir halk egemenliğinin ve bu arada dayanışmanın ancak mesleki temsille sağlanacağını savun muşlardır.[1]


Öte yandan mesleki kuruluşların kamu kurumu niteliğinde kabul edilerek, Anayasada“idare” başlığı altında düzenlenen (m.135)mesleki grupların bürokratik yoldan belirlenen tek bir ulusal çıkar anlayışı etrafında toplanmasını ön gören korporatif bir anlayışı yansıtmaktadır.


Böylece mesleki kuruluşlar bazı imtiyazların devlet tarafından sağlanması karşılığında resmi ideolojinin zorunlu sonucu sayılan devlet politikalarını desteklemektedirler.[2]


“ Devlet sivil toplumu da bizzat kurmaya ve örgütleme kalkışmıştır, .Etrafımıza baktığımızda mevcut hükümetlerde dahil tüm hükümetlerin muhatap aldığı yani ”akredite” ettiği ve kamu oyuna sivil toplum örgütü olarak sunduğu öne çıkardığı kuruluşların neredeyse tamamı özel kanunlarla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek

Kuruluşlarıdır.

Dev bütçelere sahip bu kuruluşlara o meslek mensupları, mesleklerini icra edebilmek için üye olmak ve aidatlarını ödemek zorunda bırakılmaktadır.[3]

Burada açık olarak söylemek istediğimiz ekonomik çıkar amaçlı baskı grupları olan meslek örgütleri sivil toplum değildir.


Bu konuda Prof. Levent Köker,

“meslek odaları ya da barolarda STK olarak değerlendiriliyor halbuki buralarda üyelik mecburi olduğu için buralar STK olarak değerlendirilemez. Mesela ATO başkanı bir sivil toplum kuruluşu ya da mensubu gibi değildir. Çünkü ATO hem üyeliğin mecburi olduğu bir kuruluş, hem de ekonomik çıkarı temsil ediyor.

Ama gel görkü ATO başkanı Kıbrıs meselesinde çıkıp çokta milliyetçi bir bakış ortaya koyabiliyor, buda sivil toplum diye gündeme getiriliyor”4


Sonuç olarak Meslek örgütleri, kendi içindede iktidar kavgalarının verildiği, seçimlerinin bir hayli sert geçtiği, yönetici kadrolarının elde ettiği sosyal statü ile toplumda bir hayli itibarlı konuma yükseldiği, saygınlık kazandığı örgütlerdir.


********************************************************************** 

1-“1915 Durkheim’in korporatif düzen anlayışının Osmanlı Lonca sistemiyle bağdaştırarak meslek örgütlerine dayalı bir düzen önerisi Ziya Gökalp’a ait olduğunu ve siyasal halkçılığın tasfiye edemediği iktisadi sınıfların içtimai halkçılıkla ortadan kaldırılacağını savunduğunu söyler. Gökalp’e göre toplumların evriminde sınıflı toplumların meslek devri izleyecektir. Meslek devrinde ise

Siyasal halkçılığın yok edemediği “iktisadi tabakalar” ortadan kaldırılır, böylece içtimai halkçılık egemen olur.”FUSUN ÜSTEL.

Makbul Vatandaşın peşinde, Füsun Üstel Sh/232-233


2-Liberal Düşünce sayı 24;Yavuz Atar Sh/179(Mustafa Erdoğan-Liberal toplum Liberal Siyaset.


3- Türkiye de Devlet ve İnsan hakları. Mazlum der eski Genel başkanı. Yılmaz Ensaroğlu Sivil Toplum Ocak/haz.2006.


4-PROF Levent Köker, Sivil Toplum Oc/Mart/2004 Mülakat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder