22 Mart 2014 Cumartesi

CHP'NİN HALKÇILIĞI NERDEN GELMEKTEDİR?




“İdeolojiler insan idrakine giydirilmiş deli gömleğidir”

                                                               Cemil Meriç

                  
   

                    Sosyolog ve Siyaset Bilimci Ömer Çaha’nın 2003 yılında Liberal Düşünce dergisinde, Emrah Akkurt’la, yaptığı Röportajda, Şartlandırılmış toplumun bireyinin içine düştüğü tuzaklara dikkat çekiyordu. Aslında bir toplumun bireyi nasıl uyuşturulur; sorusunun da cevabı veriliyordu. Bir düşünürün “40’na kadar komünist olmayanın kalbi yok,40’ndan sonra komünist olanın aklı yok” dediği gibi, ideolojilerin, doktrinlerin çekim alnına giren yaş ortalamasının 25 olduğunu zannediyorum. İstisnalar hariç tabi.



                           Tabi buna herhangi bir inanç grubunun müntesibini de dahil edebilirsiniz. Aynı tuzak onu da beklemekte! Sonuç olarak şartlandırılmış(endoktrine edilmiş) bir zihin aynı zaman da uyuşmuş bir zihindir.

 
                            Geçmişe dönüp baktığımızda, aynı duygu yüklü romantik dönemlerdeki idealist tavrımızı düşündükçe Ömer Çaha’ya bir kez daha hak vermekteyim.

                             Güdülenmiş zihin, ancak bir ideoloji, doktrin veya dini asabiyetle olabilir.

                             Çünkü ideolojiler gencin gündelik hayatını yaşatmıyor, önüne” ideal” olarak bir “ütopya” koyuyor, insanlarda bu ütopya uğruna hayatının her alanındaki meşru ”hazzı” ıskalıyor. Her şeyi yok sayıyor, normal hayatı ıskalayan bireyin ruh sağlığı nasıl olurda sağlıklı kalabilir?

                             Ömer Çaha, böyle bir toplumda, kendini feda edici, kurbanlık kültürü çabuk gelişiyor, kendini her an yok edecek, ölmeye ve öldürmeye yatkın gençler ortaya çıkıyor, diyor.

                              Öyle değil mi? İdeolojilerin beynimizde bıraktığı izleri nasıl sildik? Onların sunduğu kavramları öğrendikçe, kökenini araştırdıkça, aslında farklı kültürlerden, hiçte bize ait olmayan şeyleri ithal ettiğimizi anladık.



                             Aslında yazımın konusu siyasi kültürümüze giren bir ideolojiyi sorgulamaktı. Nerden gelmiş, nasıl çıkmıştı? Bu ideoloji hangi yüzyılda nasıl bir toplum hayal etmekteydi? Türk milliyetçiliğinin de yapı taşı olan bu ideoloji HALKÇILIK ve KÖYLÜCÜLÜK ideolojisidir.




                           G. Gürkan Öztan’ın  (Doğu-Batı 38.sayı Milliyetçilik Sh; 77-92) Türk Milliyetçiliğinde Taşra fetişizmi ve Toplumsal Cinsiyet adlı değerli çalışmasın da, benim özet olarak sunduğum Köylücülük ve Halkçılık ideolojisini masaya yatırmaktadır.”Köylücülük ideolojisi, genel hatları itibariyle kent değerleri yerine kırsal kültürün normlarını savunan, sanayileşmeye özellikle büyük fabrika düzenine karşı çıkan, şehirleşme konusunda bir olumsuz tavır takınan düşünce sistemidir.”Yani köylücülük akımının asıl nedeni 1929 ekonomik buhranına karşı kentsel üretim ve tüketim rejimlerinin ve taşıyıcı aktörü olan sınıf ve kurumlara karşı duyulan tepki ve güvensizliğin sonucudur. Sh /77.

 
                             Halkçılık düşüncesinin doğuşu ise 19.yüzyılın sonuna doğru Rusya’daki
“Narodnik” hareketi ile olmuştur. Alexander  Herzen’in  fikirlerinden etkilenen bir grup aydının devrimci fikirleri yaymak için başlattıkları “halka doğru” sloganı ile Taşra bilinçlendirilmesi ni sağlamak için kapitalizm’e ve Çarlık düzenine karşı gelişi devrim sürecini de hızlandırmıştır.

 
                           Rus narodnik  akımı gibi halkçılık – köylücülük akımlarını etkileyen akımlardan birinin de Alman Völksch ideolojisi olduğunu belirten Gürkan Öztan;”19.yüzyılın sonlarından itibaren etkinliğini arttıran Völkshch düşüncesi, özgüven inşa etme hamlesi ile sanayileşme karşıtlığını, taşra idealizmi içersinde işleyen kapsamlı bir söylem haline gelmiştir.”Bu akıma göre, Alman Köylüsü, Germen ırkının ve kültürünün”saf ve otantik kaynağını oluşturmaktadır. Hem Çalışkanlığı hem sadakat ve dürüstlüğü temsil etmektedir. Şehir ise kozmopolit “yaşamın bir başka deyişle “köksüzlüğe” dayalı bir anti-ulusalcılığın merkezidir. Bu ideoloji aynı zamanda Nazi Almanya’sının ırkçı paradigmasını oluşturan  ana fikir dir.Sh/79

 
                            Alexander Herzen; devrimci fikirlerin, ancak taşra bilinçlenmesi ile gerçekleşeceğini, Çünkü taşranın saf, otantik itaatkar olduğunu, bu sebeple proletarya yerine

Rus köylüsünü ikame ederek, Marksistlerle de ters düşmüştür.

                                                                                                      

SONUÇ YERİNE:Halkçılık ve Köylücülük ideolojisini partisinin altı okuna yazan CHP 21.Yüzyılda siyaseten ne anlatmaktadır.

Kemalizm'in resmi ideolojisi ile CHP'nin Parti ideolojisi birleşmiştir.Bu yüzden diyoruz ki CHP bir Devlet Partisidir.Bu devlet' aşkın' ,'transandantal' bir devlettir.Hikmetinden sual olmayan bir teşkilatlanmadır.Halbuki çağcıl "Devlet" hizmet teşkilatlanmasıdır.Hesap verebilen ve aşkın gücü sınırlandırılmış olandır.Yani minimal DEVLET tir.

Demokrasi teorisi içinde CHP,sistemin taşıyıcı aktörü değildir.

Devlet ideolojisini koruyup kollayan,onun cari propaganda aygıtı olarak bürokrasi sınıfına yaslanmış imtiyazlı bir partidir.

    

  

 

 

 

                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder