18 Eylül 2015 Cuma

Hilafet siyasi bir kurumdur.Nebevi sünnet ile hiç alakası yoktur nübüvvetin konusu değildir ...


Kötü yasalar ,kötü "yasa koyucularının "işidir ...
Kötü yasa koyucular" politika yapıcılar" haline geldiğinde ,siyaset kurumunu da ifsat ederler ...
Önce Parlamentoya  sızarlar ...
oraya sızmak için için önce millet vekili olmaları gerekir ...
İyi olanlarla , kötü olanlar arasında kıyasıya bir savaş başlar ...

İktisatta ; Gresham yasası denilen bir şey vardır ..(Gresham’s Law) Bir ülkede dolaşımda yasal olarak iki farklı madeni paranın bulunması durumunda ortaya çıkabilecek bir olayı belirten kural. Kısaca, "kötü para iyi parayı piyasadan kovar" şeklinde ifade edilir.



Ama politikada bunun tam tersi olur ...
Kötü  politikacı iyi politikacıyı canından bezdirir ...Ve onu piyasadan kovar ...
İşte Demokrasinin en defolu yanı budur ...
Ama kötü demokrasi   en iyi niyetli diktatoryal  yönetimden fersah fersah iyidir ...
Hele Allah adına yetki kullanmak isteyen asabiyet Müslümanın   sessiz VAHYE istediği şeyi söyletmesi,Hüküm Allahındır diyerek aslında kendi hakimiyetini Allah adına tesis ettirmesi ,korkunç bir şeydir ...

Korkunçtur çünkü teokratik düzende Yönetici sınıfına karşı çıkmak demek ,Allah karşı çıkmak demek tir ...

Allah dünyanın imar işini insana bırakmıştır ...
Kuran bunu apaçık ifade eder ..
Tarihsel tecrübe katledilen halifeler le ve EMEVİ -ABBASİ deneyimi ile bunu ispat etmiştir ...

Tanrı Devleti fikri   Hristiyan teolog Sait Augustinusun  426 ta kalemn aldığı Tanrı DEVLETİNE ait eseri İslam dünyasına esin kaynağı olmuştur ...

Elinde İncil olanlar bakabilir.Matta 7-15 Duada izlenecek temel kurallar bölümü ..Ve bunun adı iki kılıç doktrinidir ..

Şimdi İncilde ki  o meşhur iki kılıç doktrinini açıklayalım ..

Matta:5,6....Duada izlenecek temel kurallar7-15

"..............Şöyle dua edin;

"Göklerdeki Babamız!
 Adın kutsansın.
Hükümranlığın gelsin.
Gökte olduğu gibi ,yerde istemin uygulansın .
Gündelik Ekmeğimizi bize bu gün ver ...(...)



Halifelik kurumu tamamen siyasi bir kurumdur ...Nebevi  bir emir değildir ..
ve tarihsel süreç nasıl yozlaştırdığını gösterir.
Çünkü insanın Allah adına yetki kullandığı bir dünyevi güç alanıdır ...


Allah'ın halifesi(halifetullah ), Allah'ın Gölgesi (Zıllullah ) ünvanları  bunun ampirik kanıtıdır ,dört halifeden sonraki  üstelik 21.asra göre erken çağın deformasyonudur ...

Dört Halifenin başına gelenler ise bellidir.Neden ümmetin birliğini sağlayamamışlardır sorusunu geleneksel İslam hiç sormaz ...    

Sözü;PROF .. Ömer Çahaya bırakıyorum ...

Müslümanlar İslamla ile demokrasi arasındaki ilişkiyi sorguladıkları gibi tarihte herhangi bir yönetim biçimiyle İslam arasındaki ilişkiyi  sorgulamamışlardır . 
Hilafet ,imparatorluk veya krallık gibi yönetim biçimleriyle İslam arasındaki ilişki konusunda hiç bir zaman İslam la demokrasi arasındaki ilişki de olduğu gibi bir sorgulama yapılamamıştır .
İslam tarihinde uzun yıllar yaşamış olan hilafet ,krallık veya imparatorluk gibi yönetimler İslam toplumlarında doğal olarak gelişen yönetimler olduğu için ,bunların İslam'a uygunluğunun tartışılmasına   luzum görülmemiştir .(...)

Hz. Peygamberin Medine vesikası etrafında Medine de inşa etmiş olduğu sosyal proje ,başka bir deyişle birlikte yaşama pratiği ,gerçekte dinsel olmaktan ziyade tarihsel dir .(...)
Heretik bir hareket olarak ortaya çıkmış ,her an düşman tehlikesi tarafından kuşatılmış ve bu şartlar altında varlığını sürdürmek zorunda kalmış olmak ,ister istemez Müslümanları örgütlü bir sosyal yapıya dönüştürmek zorunda bırakmıştır .

Ayunı şekilde Hz. Peygamberden sonra oluşan ve ancak yaklaşık 36 yıl devam edebilen hilafet sitemi de Kuranın asli bir unsuru değil ,tarihsel spotone e ve de facto olarak ortaya çıkmış bir müessesedir .


Mesela ;Emevilerin merkezi bir Akdeniz ülkesi olan Suriye olduğu için  ,Emeviler daha çok Bizans etkisinde kalmışlardır.
Bizansta o tarihlerde devlet maslahataını öne çıkartan bir din -devlet ilişkisi bulunmaktaydı .Bu model Emevilere  geçmiş .

 Halbuki Abbasilerin merkezi ,ticaret yolları üzerinde bulunan IRAK olduğu için Abbasi ler daha çok İran etkisinde kalmışlardır .İran modelinde dini etkilere açık bir din devlet ilişkisi bulunmaktaydı ..
Aynı şekilde Osmanlının merkezi ,Anadolunun Biznstan kalma batı yakasında olduğu için imparatorluğun kurumlarına sirsyet eden ana hatlarıyla Bizans kurumları olmuştur .
Osmanlıda 16 yüzyıla kadar Selçuklular kanalıyla tevarüs eden İran modeli baskındır .
Bu tarihlerde din maslahatı devlet maslahatına baskın geldiğinden din adamları (özellikle tarikat şeyhleri )devlet yöneticilerinin üzerinde bir konumdaydı .Yavuz Sultan selime kadar Osmanlı padişahlarının bir hocası ve şeyhi bulunmaktaydı .
Oysa ;Osmanlının İstanbulun fethinden sonra tamamen Bizans  etkisine girdiği 16 yüzyıldan sonraki dönemlerde  devlet maslahatı din maslahatının önüne geçmiştir din adamları da devletin altında bir konumda yer almaya başlamışlardır  (...)
PROF.ÖMER ÇAHA ;İslamiyat /1999 nisan -Haziran /islam ve demokrasi . 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder