Kötü yasalar ,kötü "yasa koyucularının "işidir ...
Kötü yasa koyucular" politika yapıcılar" haline
geldiğinde ,siyaset kurumunu da ifsat ederler ...
Önce Parlamentoya
sızarlar ...
oraya sızmak için için önce millet vekili olmaları gerekir
...
İyi olanlarla , kötü olanlar arasında kıyasıya bir savaş
başlar ...
İktisatta ; Gresham
yasası denilen bir şey vardır ..(Gresham’s Law) Bir ülkede
dolaşımda yasal olarak iki farklı madeni paranın bulunması durumunda ortaya
çıkabilecek bir olayı belirten kural. Kısaca, "kötü para iyi
parayı piyasadan kovar" şeklinde ifade edilir.
Ama politikada bunun tam tersi olur ...
Kötü politikacı iyi
politikacıyı canından bezdirir ...Ve onu piyasadan kovar ...
İşte Demokrasinin en defolu yanı budur ...
Ama kötü demokrasi
en iyi niyetli diktatoryal yönetimden fersah fersah iyidir ...
Hele Allah adına yetki kullanmak isteyen asabiyet
Müslümanın sessiz VAHYE istediği şeyi
söyletmesi,Hüküm Allahındır diyerek aslında kendi hakimiyetini Allah adına
tesis ettirmesi ,korkunç bir şeydir ...
Korkunçtur çünkü teokratik düzende Yönetici sınıfına karşı
çıkmak demek ,Allah karşı çıkmak demek tir ...
Allah dünyanın imar işini insana bırakmıştır ...
Kuran bunu apaçık ifade eder ..
Kuran bunu apaçık ifade eder ..
Tarihsel tecrübe katledilen halifeler le ve EMEVİ -ABBASİ
deneyimi ile bunu ispat etmiştir ...
Tanrı Devleti fikri Hristiyan teolog Sait Augustinusun 426 ta kalemn aldığı Tanrı DEVLETİNE ait eseri
İslam dünyasına esin kaynağı olmuştur ...
Elinde İncil olanlar bakabilir.Matta 7-15 Duada izlenecek
temel kurallar bölümü ..Ve bunun adı iki kılıç doktrinidir ..
Şimdi İncilde ki o meşhur iki kılıç doktrinini açıklayalım ..
Matta:5,6....Duada izlenecek temel kurallar7-15
"..............Şöyle dua edin;
"Göklerdeki Babamız!
Adın kutsansın.
Hükümranlığın gelsin.
Gökte olduğu gibi ,yerde istemin uygulansın .
Gündelik Ekmeğimizi bize bu gün ver ...(...)
Halifelik kurumu
tamamen siyasi bir kurumdur ...Nebevi bir emir değildir ..
ve tarihsel süreç nasıl yozlaştırdığını gösterir.
Çünkü insanın Allah adına yetki kullandığı bir dünyevi güç alanıdır ...
Çünkü insanın Allah adına yetki kullandığı bir dünyevi güç alanıdır ...
Allah'ın halifesi(halifetullah ), Allah'ın Gölgesi (Zıllullah ) ünvanları bunun ampirik kanıtıdır ,dört halifeden sonraki üstelik 21.asra göre erken çağın deformasyonudur ...
Dört Halifenin başına gelenler ise bellidir.Neden ümmetin birliğini sağlayamamışlardır sorusunu geleneksel İslam hiç sormaz ...
Sözü;PROF ..
Ömer Çahaya bırakıyorum ...
Müslümanlar
İslamla ile demokrasi arasındaki ilişkiyi sorguladıkları gibi tarihte herhangi
bir yönetim biçimiyle İslam arasındaki ilişkiyi
sorgulamamışlardır .
Hilafet
,imparatorluk veya krallık gibi yönetim biçimleriyle İslam arasındaki ilişki
konusunda hiç bir zaman İslam la demokrasi arasındaki ilişki de olduğu gibi bir
sorgulama yapılamamıştır .
İslam
tarihinde uzun yıllar yaşamış olan hilafet ,krallık veya imparatorluk gibi
yönetimler İslam toplumlarında doğal olarak gelişen yönetimler olduğu için
,bunların İslam'a uygunluğunun tartışılmasına
luzum görülmemiştir .(...)
Hz.
Peygamberin Medine vesikası etrafında Medine de inşa etmiş olduğu sosyal proje
,başka bir deyişle birlikte yaşama pratiği ,gerçekte dinsel olmaktan ziyade
tarihsel dir .(...)
Heretik bir
hareket olarak ortaya çıkmış ,her an düşman tehlikesi tarafından kuşatılmış ve
bu şartlar altında varlığını sürdürmek zorunda kalmış olmak ,ister istemez
Müslümanları örgütlü bir sosyal yapıya dönüştürmek zorunda bırakmıştır .
Ayunı
şekilde Hz. Peygamberden sonra oluşan ve ancak yaklaşık 36 yıl devam edebilen
hilafet sitemi de Kuranın asli bir unsuru değil ,tarihsel spotone e ve de facto
olarak ortaya çıkmış bir müessesedir .
Mesela
;Emevilerin merkezi bir Akdeniz ülkesi olan Suriye olduğu için ,Emeviler daha çok Bizans etkisinde
kalmışlardır.
Bizansta o
tarihlerde devlet maslahataını öne çıkartan bir din -devlet ilişkisi
bulunmaktaydı .Bu model Emevilere geçmiş
.
Halbuki Abbasilerin merkezi ,ticaret yolları
üzerinde bulunan IRAK olduğu için Abbasi ler daha çok İran etkisinde
kalmışlardır .İran modelinde dini etkilere açık bir din devlet ilişkisi
bulunmaktaydı ..
Aynı şekilde
Osmanlının merkezi ,Anadolunun Biznstan kalma batı yakasında olduğu için
imparatorluğun kurumlarına sirsyet eden ana hatlarıyla Bizans kurumları
olmuştur .
Osmanlıda 16
yüzyıla kadar Selçuklular kanalıyla tevarüs eden İran modeli baskındır .
Bu
tarihlerde din maslahatı devlet maslahatına baskın geldiğinden din adamları
(özellikle tarikat şeyhleri )devlet yöneticilerinin üzerinde bir konumdaydı
.Yavuz Sultan selime kadar Osmanlı padişahlarının bir hocası ve şeyhi
bulunmaktaydı .
Oysa
;Osmanlının İstanbulun fethinden sonra tamamen Bizans etkisine girdiği 16 yüzyıldan sonraki
dönemlerde devlet maslahatı din
maslahatının önüne geçmiştir din adamları da devletin altında bir konumda yer
almaya başlamışlardır (...)
PROF.ÖMER
ÇAHA ;İslamiyat /1999 nisan -Haziran /islam ve demokrasi .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder