5 Haziran 2015 Cuma

POLİTİK kimliğimizin tarihselliği üzerine ...

Eşit olmayanlara eşit davranmak,
Haksızlık doğurur”.

Platon(kanunlar)




İnsanlık tarihi toplumların kadim sorunsalı yönetici sınıflarının homojenleştirilmiş toplum yaratma çabaları olduğunu göstermektedir. Halbuki bu durum gelişimsel bir varlık olan insanın “fıtratına” aykırıdır. Belirli felsefeciler ve düşünürler eliyle ortaya konan kehanetler bu günkü despotik rejimleri otoriter ve totaliterlik özlemi çeken yönetici sınıfı için ilham kaynağı olmuştur.

Altına karbon kağıdı, konmuşcasına tekerrür eden tarih, aslında ibret alınmamış tarihtir. Ve acı sonuçlarının teste tabi tutulmadığı aptalların tarihidir.

Karl Popper’in “Açık toplum ve düşmanlarında””Tarihsicilik” olarak
adlandırdığı ve “seçilmiş halk öğretisine dayalı olan bir doktrini anlatır.”Tanrıcı bir yorumla, yani Tanrı’yı Tarih sahnesinde oynayan bir piyesin yazarı olarak kabul etmekle, tarihi anlaşılabilir kılmak yolundaki girişimlerden biridir. Seçilmiş halk öğretisi, daha özellikle, Tanrının Kendi iradesinin seçkin aracı olarak iş görmek üzere bir halkı seçmiş olduğunu ve yeryüzünün bu halka kalacağını varsayar ”Popper özetle, seçilmiş halk doktrininde ki Tanrının yüklendiği özel görevi anlatır ve tarihin anlaşılabilir olması için bunun ilk adım olduğunu belirtir. Popper ırkçılığın ya da Faşizmin ya da Marksın tarih felsefesinin dayanağı olarak bu doktrini görür.

Daha sonraları modern "tarihsici" felsefe seçilmiş halkın yerine ”ırkı” koyarak faşizmi veya “sınıfı “koyarak Marksizmi oluştururken her iki teoride tarihin gelişim yasalarının keşfine dayanır. Irkçılık bir tarih yasası olarak seçilmiş bir ırkın kanının biyolojik üstünlüğü ve tarihin bu ırkların üstünlük mücadelesinden başka bir şey olmadığını, marksın tarih felsefesi de sınıfların ekonomik üstünlük savaşı olarak gördüğü ve tarihin bu sınıfların üstünlük savaşından başka bir şey olmadığını söyler.

Platon bireyciliğe karşıdır. Bireyden istediği şey bütünün çıkarlarına
Boyun eğmesidir. Platon bireyciliği bencillik olarak görür. Halbuki, Popper göre bireycilik(individualisim)eşitlik ve özgürlükle birebir ilişkilidir.

Yeri gelmişken bireyciliğe olumsuzluk yükleyen ve platon gibi düşünen, bireyciliği sadece aşırı kazanma dürtüsüyle her yolu mubah gören, çıkarcı insan tipine indirgeyen ve kavramlar konusunda başka ideolojilerden aşırdıklarıyla yetinen şablon, klasik, ezber ve slogana dönüşmüş ucuz ifadelerle mekanik veya normatif düşünen gruplar vardır. Örneğin Milliyetçilik için bireycilik tehdit ve tehlikedir. Bu anlaşılabilir. Çünkü;

Milliyetçilik Kolektivist’tir. Hem iktisadi doktrin açısından, hem siyaseti açısından soyut devlet aklını kullanır, rasyonalist tir.

Burada şaşırtıcı olan Müslümanların durumudur. Çünkü ibadet, kılık kıyafet ve düşünme özgürlüğü bireysel taleplerin kazanımıdır.

Halbuki Popper’in ifadesi ile “bireycilik, bireyin kurtuluşunu, kabileciliğin çöküşünü demokrasinin doğuşuna yol açan büyük ruh devrimidir.
Bireyciliğin karşıtı Özgecilik(bencillik) değildir, bireyciliğin karşıtı kolektivizm dir.


Platon’un siyasal programı olarak şekillenen ve günümüz insanının eşitlik ve özgürlük taleplerinin tehlike ve tehdit olarak algılayan otoriter ideolojilerin fikir babası platondur.
Platon bireyin(parçanın)yerine bütünü(ortaklaşacılık)koyar. Ona göre
“parça bütün için yaratılmıştır,”Bütün parça için değildir” der.”


PLATONUN ÜSTÜN IRK YARATMA KURAMI; Platon egemen sınıfın kendini, üstün bir egemen sınıf hissetmesi gerektiğini söyleyerek” hayvanları büyük bir dikkatle üretmemize karşılık, kendi ırkımızı ihmal etmekte olduğumuz ”yolundaki ırkçı savını geliştirerek, bekçilerin ırkı saf tutulmalıdır der.
Platon saf ırkın yetiştirilmesi açısından bebek öldürülmelerinin de meşru görür. Atları yada kuşları üretmede kullandığı ilkelerin aynının egemen ırkın yetiştirilmesini için kullanılmasını ister. Onları bu yoldan üretmeseydin, kuşların yada köpeklerin ırkı çabukça “soysuz olmaz mıydı”der.Aynı ilkeler insan ırkında da ulanmalıdır der.”Bizim savaşçı yarışçılarımız bekçi köpekleri gibi canlı olmalı dır.Bekçilik etmeleri için gerekli doğal durum açısından besbelli,cesur,bir gençle iyi yetişmiş bir köpek arasında fark yoktur”

Aslında Platon, bir zihniyetin fikir babasıdır. Halkı aşağılayan, tercihlerini küçümseyen ve hakaret eden bu seçkinci elitlerin esin kaynağıdır.
Ve platon “kanunlarda” şöyle der.
“Eşit olmayanlara eşit davranmak haksızlık doğurur”
Sonuç olarak bir ideale dayandırdığımız politik kimliğimizin kökeninin tarihsel serüveni vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder