1 Kasım 2014 Cumartesi

SEKÜRLEŞME...

Thomas Woolston modernizenin dini sona erdireceği tarihi 1900 olarak belirlemişti.
Dinin zamanla yok olacağı tezi;August Comtun;Sosyoloji biliminin "ahlaki yargıların temeli "olarak dinin yerine geçeceğini "iddia ediyordu.

Frederick Engels bunun sosyalist devrimle gerçekleşeceğini,Marx ise dinin "RASYONELLEŞME" sürecide yok olacağını savunuyordu.


SEKÜRLEŞME; işte "asır-devir"anlamı taşıyan ve Latince SECULURUM kelimesinden gelen 4.ve 5 asırdan itibaren "dünyaya veya Tanrıyla uyuşmayan bir hayat "şekli olarak tanımlanıyordu.

Sosyoloji literatürüne ise WEBER soktu.

Ona göre dünyevi problemlerin çözümünde artık din"değil,Tababet, Mühendislik, Ekonomistlik, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Psikoloji alacaktı.Bu aslında kısmen doğruydu.

Ancak bu kavram daha sonra "din ile dünya işlerinin bir birinden ayrılmasına, yaşayanın özgürce dini seçme hakkına ve yaşam biçimini seçmesi" olarak tanımlandı.

Bu gün Freud'un inadına karşı, Rodney Stark ve William S.Bainbridge "dinsiz bir gelecek" düşüncesinin  bir illüzyon olduğunu söyleyerek bu teoriye karşı çıktılar.

Öylede oldu.Bilhassa Ateistik Komünizm tüm çabası"Tanrının ölüm yüzyılı olacağı tezi"çöpe gitti.
Sovyetlerin ve uydu  rejimlerin çöküşü ile pıtrak gibi mabetler tekrar açılıp "dine dönüş"tekrar başladı.

Ancak modernitenin getirisi kent kültürü içinde örgütlenen;sivil toplum dediğimiz hareketlerin başını çektiği ancak hiçte sivil olmayan,modern kabilelere bölünmüş bir toplum inşası "devlet dediğimiz aşkın bir varlığa "dönüştürülen "aktörün" yerini aldı.


Artık bu politik kimliğiyle toplumu inşa etme çabası,bunların görev alanı içindeydi.

Kendi tanımladıkları ve bir kutsalı re fere ederek "öteki"üzerinde "hakim "olma sevdası, başta ;Atatürk, Nursi, Marxs, Necip fazıl, Türkeş, Sosyalizim,Milliyetçilik veya Seyit Kutup ve  İslam HZ.Peygamber  vs.vs.vs. gibi isim ve tanımlardan SEMBOLİK KAPİTAL  inşa edildi.He  grubun, her şeyi "ideolojiye" indirgeyerek, kendi grubunu yaratma idealine dönüştü.

Bu grup içinde konuşlanmış bireyde sadakat ve itaat kültürü gelişti ve sonuçta kendini feda edici kurbanlık kültürü ortaya çıktı.

Her grup için diğer grup "öteki"idi.

"sapkın" hain" kafir " idi.

Bu gruplar donanımlı olarak kendi müntesibine hizmet ederken, yazarını, romancısını, dergisini, kitabını gazetesini servise sürerken, öteki ile de savaşılması gerektiği tezini ortaya attı.

Sosyalist yazar, sosyalist şair, milliyetçi yazar, milliyetçi şair, İslamcı yazar, İslamcı şair ve her grubun endoktrinasyon aracı olan gazeteler, dergiler mücadelenin esas silahı oldu.

Aşırı politikleşmiş olan bu gruplar, ideolojiye indirdiği "kesin " doğrusal önermeler" de kah Devletin bekası için, kah vatanın ulvi menfaatleri için, kah rejimin selameti için, kah "dinin"kurtarılması için, bir birine diş bileyen bir birini düşman gören, onlarca fikir kulübünü yarattılar.

Ancak "savaş" fikirlerin çarpışması değildi.

Bir fikrin, oluşturulmuş grup üzerinden ötekine tahakkümü idi.

Ve böylece her şey atomize oldu.

Ticaret haneler, lokantalar, şehirler, kahvehaneler, marketler,  okunan gazete ve dergiler hep grup kimliğinin "simgesel metası oldu" Ve dünyevi olan her meselenin aşırı politikleşmesi sonucu, çözüm deki mutlak doğruluk sadece kendilerinde vardı.

Öteki ise "kaka"idi.

İşte bilişim devriminin son harikası İnternet,bu ayrışmanın da etkili araçsal idi.

Önce Facebook'ta arkadaş daveti ile başlayın veya bir gruba davet ile başlayan masum"ÇAĞRI"sonradan Endoktrinasyon , bir ideolojinin propagandasına "dönüşmüştü. 

Ne yapılacaktı?

Katılımcının itaati mi beklenecekti?

Esprisine kadar, neyin gülünecek,  neyin gülünmeyecek kararını verecek, neyin doğru neyin yanlış olduğuna kadar hayatınızı yönlendirecek, hayatımızın her alanını etkileyecek  bu otorite " devletin buyurganlığında " neyi farklı söylüyordu?


Ve çatışma bu noktada "Sekülerizmin " tahribinden daha tahripkar olarak başladı.

Ve bu zihniyet, tüm sosyolojik ve iktisadi doktrinlerin, kavramların; anlam genişlemesiyle (yani göreceli, tek tanımı olmayan mutlak değeri ifade etmeyen)kendi iç dinamiğindeki değişimi (diyalektiğinde ki tabi süreç) görmezden gelerek müntesibini (çoğunlukla cehaletinden veya inadından)aldatmaya dönüştü.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder