19 Haziran 2014 Perşembe

Üç kardeş hikayesi...


                          Yanlış bilgi üzerine inşa edilen "inanç" da kesinleşmiş bilgiye dönüştüğünde bireyde  "iman "oluşuyor..

Yani kendi tanımladığınız paradigma, hiç bir şeklide sorgulanmadığında yanlış olan "malumat" bizimle mezara kadar gidiyor..
Ve bunu yaparken yanlış inanç ta imanımız arasına kendi elimizle giriveriyor..

Hatta  ileriki nesillere aktarılıyor..

İdeolojilerde böyle..

Eğer mutlak hakikat olarak inandığınız  bir" önermeyi "yaşamınızda hiç sorgulamadan beraberinizde taşıdığınızda belki iyi niyetli olarak "batılı "da savunmuş oluyorsunuz..

Ve bir çok tartışmadan da mağlup olarak ayrılıp, karşı saflara geçmeniz kaçınılmaz oluyor..

Halbuki paradigmanızı sorgulasanız bu iş çözülecek..

Hem kendinizi,hem bulunduğunuz sosyal grubu yanlışa sevk ediyorsunuz..

Burda çok klasik bir tartışmayı anlatmak istiyorum..

Başlangıçta Mutezile olan "Eşari"nin; hocası olan  Cübbai'nin , yanlış önerme üzerine oturttuğu ve Allaha izafe ettiği bir durum karşısında tartıştığı münazarayı kazanarak  MUTEZİLEYİ terk etmesi meselesi...

Bu tartışmada "cübbai" kendi önermesini sorgulamak yerine ,önermesini sabit tutup mantık karşısında yenilgisi(çaresizliği)sonucu tartışmayı mağlup olarak terk ediyor...
 

EŞARİ-CÜBBAİ tartışması(klasik ve herkesin bildiği tartışma)

ÜÇ KARDEŞ HİKAYESİ;

Sorulara  geçmeden önce Mutezilede "kullar hakkında hayırlı ve maslahata uygun olanı yapmak ALLAHA vaciptir ilkesi"

Bu ilkeye inanan Eşari'nin Hocası Mutezile alimlerinden EBU ALİ EL-CÜBBAİNİN tartışmadan yenik ayrılması ve Eşari'nin Mutezile den ayrılması ...

Eşari hocası Cübbai'ye soru sorarak tartışmayı başlatıyor..

E(Eşari):3 Kardeş farz edelim, biri "abid" ve mümin, biri fasık ve kafir, bir diğeri de çocukluğunda vefat etmiş biridir. Bunların durumu ne olur?

-C(Cübbai):Günahkar Cehenneme, Mümin cennete, Çocuk ise selamettedir, ona ceza ve mükafat yoktur..

E:Peki ama !Çocuk da cenneti  isterse?

C:"Abin" cenneti ibadeti ve teati ile kazandı senin ibadetin yoktur denir..

E:Çocuk dese ki Rabbim kusur bende değil, beni yaşatsaydın, bende sana ibadet ederdim..

C:O zaman Allah diyecektir ki: Seni yaşatsaydın sorumlu olacak yaşa geldiğinde "ASİ" olacaktın. Cehenneme gidecektin. Ben ne olacağını bilmekteyim.

E:o zaman asi olan :Allah'ım onun halini biliyordun ve maslahat ilkene uygun olarak onun lehine karar verdin, beni de erken öldürüp, günah işleyeceğimi bildiğine göre bende cehenneme girmeyecektim..

C :Cübbai vesveseye tutulur ve bu cevap karşısında münazarayı kaybeder..

SONUÇ:ALLAH: "kullar hakkında hayırlı ve maslahata uygun olanı yapmak ALLAHA vaciptir ilkesi" bu tip akıl yürütme karşısında  çökmektedir. Çünkü Haşa ALLAH bu örnekteki gibi Çocuk yaşta vefat edenin maslahatına uygun olarak günaha girmemesi  için onu önceden vefat ettirdiği halde ,günah kar kulunu önceden günaha gireceğini bildiği halde onun günah işlemesine  izin vermiş gibi çelişkili bir durum ortaya çıkıyor..
Yani bir kulu hakkında maslahata uygun davranmış, bir diğer kulu hakkında yarar ilkesini gözetmemiş gibi  "abuk" bir durum çıkmakta...

Kader doktrini ile yakinen alakalı bu konu, hala güncelliğini korumakta... 
   
 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder