3 Mayıs 2014 Cumartesi

Ölülerin dirilere hükmetmesi...


 
             

 
 
 
"Değiştirilemez yasalar koymak,                              

ölülerin dirilere hükmetmesidir." Thomas Paine                                           

                               
 
                                  
 
                             Hafızamız sorunlu, geçmişte kim ne demiş, ne yapmış çok çabuk unutuyoruz.
 
Bir zamanlar bir ZAMAN gazetesi vardı.. Örneğin Bir ERGÜN BABAHAN vardı...                     
                      Ergün  Babahan’ın 30.Mart.2011 tarihli yazısında, TÜSİAD’IN              

 çekirdek kadrosunu 5–6 ailenin temsil ettiğini, başkanından, yönetim kurulunda   kimlerin olacağına kadar bu yapının karar verdiğini bildiriyordu          

                                  Bu kadro, Statükocu, laikçi, askeri bir kadroydu.

                                  Bu kadronun kopkoyu kırmızıçizgilerinin olduğunu seçilmesine karar verdiklerinin bu çizgilerin dışına çıkması halinde bu kadronun devreye girdiğini belirterek bu kadroyu derin “TÜSİAD” olarak nitelemekteydi. (30.03.2011 derin TÜSİAD, TÜSİAD’ a karşı)

Konu: Tüsiad'ın bünyesinde hazırlanan 1982Anayasasının “Değiştirilmesi dahi teklif edilemez “ilk üç maddesinin, birinci maddesi hariç (  Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir)diğer iki maddesinin değiştirilebilir ligini tartışmaya açan raporun içeriği idi. TÜSİAD raporun yanından kısa bir süre sonra çark etmişti. 

                                   Tepkiler gecikmedi. Örneğin; ”MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli meseleyi, hezeyanı Boyner ailesini ticari anlamda boykot çağrısına kadar taşıdı”(Eser karakaş 30.11.2011 Tarihli star gazetesindeki yazısı AKP Grup Başkan vekili Sayın Suat Kılıç, CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu da benzeri tepkiler verdi.    

                                   Aslında konunun akademik boyutta tartışılması yeni değildi.
 

                                    Vahap  Çoşkun (Dicle üniversitesi) 28.3.2011 tarihinde Zaman Gazetesi yorum köşesinde, Thomas Paine'den alıntıladığı bir cümleyi yazısının başlığına taşıyarak şöyle diyordu; "Değiştirilemez yasalar koymak, ölülerin dirilere hükmetmesidir." diyen Thomas Paine  ile hem fikirim ve yeni bir anayasa yapmayı düşündüğümüz bu süreçte hepimizin Paine'nin şu sözlerine kulak vermemizin faydalı olacağını düşünüyorum:

                                    "Dünya nasıl yönetilirse yönetilsin, onu kim yönetirse yönetsin, kendilerinden sonra gelen yeni kuşakları sonsuza kadar bağlama ve kontrol etme ya da onlara sonsuza dek hükmetme hakkına ve gücüne sahip, ne bir parlamento, ne bir zümre ne de bir kuşak olmuştur, olacaktır ve olabilir. Böylesi yasaların hepsi kendiliklerinden geçersiz ve hükümsüzdür; çünkü bu yasaları çıkaranlar, ne yetkileri, ne güçleri ve ne de uygulama şansları olan işlere yeltenişlerdir. Her devir, her kuşak, her konuda kendinden önceki devir ve kuşaklar kadar serbest olmalıdır. Küstahça ve boş yere, yaşayanları mezarın ötesinde yönetmeye kalkmak despotizmin en gülüncü ve en terbiyesizidir... Her kuşak kendi koşullarında yetkilidir ve öyle olmalıdır. İşleri düzenleyecek olan dirilerdir, ölüler değil."

                                  Vahap Çoşkun 1924 ve 1961 Anayasalarında değiştirilemez hükmün

Sadece “Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir” maddesi olduğunu belirttikten sonra; 1982 Anayasası'ndaki ilk üç maddenin "Cumhuriyet'in kurucu iradesi" olduğunu söylemek, toplumda sanki Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne kadar bütün anayasalarda bu maddelere yer verilmiş gibi bir algının doğmasına sebebiyet veriyor. Oysa bu yanlış bir algıdır, gerçek farklıdır.

 
ANAYASA HUKUKÇULARI ARASINDAKİ TARTIŞMA YENİ DEĞİL: Anayasa hukukçuları arasındaki bu tartışma yeni değildir. Nitekim  Vahap Çoşkun:  “Bülent Tanör, 1982 Anayasa koyucusunun gereksiz ve aşırı bir hassasiyet göstererek değiştirilemez sayılmalarına hiçbir gerek bulunmayan maddeleri de değiştirilemez hale getirmesini eleştirmiştir. Tanör'e göre, değişmezlerin sayısının artırılması ve kapsamının genişletilmesi son derece ciddi bir sorundur. Zira değiştirilemez maddeler vasıtasıyla "bir ülkenin yakın ve uzak geleceğinin dondurulmak ve ipotek altına konulmak istenmesi, gelişme ve insan aklına saygı gibi kavramlar açısından da gayet haksız ve zoraki bir dayatmadır.”Mümtaz Soysal, anayasalarda değiştirilemezlik sıfatı kazandırılacak hükümlerin çok titizlikle seçilmesi gerektiğini belirtmiştir. Soysal'a göre, dokunulmaz hükümler, ancak dokunulduğu takdirde devletin temel niteliğini değiştirecek derecede önem taşıyan maddelerle sınırlı olmalıdır. Bu bağlamda Soysal, 1924 ve 1961 anayasalarındaki düzenlemenin doğru olduğunu belirtmekte”Erdoğan Teziç'in başkanlık ettiği bir heyet tarafından TÜSİAD için hazırlanan 1992 tarihli anayasa taslağında da aynı yaklaşım benimsenmiştir. Aralarında Fazıl Sağlam, Necmi Yüzbaşıoğlu ve Süheyl Batum gibi isimlerin bulunduğu heyetin hazırladığı taslakta, dönemine göre, oldukça radikal sayılabilecek öneriler vardır”.(VAHAP ÇOŞKUN)

                                                Bu isimler geçmişte neler söylemiş ,bu gün ise bazıları akademik kariyerlerini köhne ideolojilere kurban ederek neler söylemekteler. Ne dersiniz tartışılırsa bu ülke batar mı? 
                                                 Nerden nereye; geçmişte tartışılmaz olan ne çok doğru bildiğimiz "yanlış" bu gün tartılabiliyor .   
                                                 Dememiz o ki Galat-ı meşhur olarak bildiğimiz tüm konular ve kavramlar bu gün tekrar tartışmaya açılacak...
Milliyetçiler, Sosyalistler,İslamistler, hazırlıklı olsunlar çalışmadıkları yerden çok soru gelecek..                                
        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder