Bu ülkede yazı yazmak çok zor ...Çünkü dilini ısırmak gerekiyor...Bu gün övgüler düzdüğün bir oluşum yarın seni rezil ediyor.
Bu gün işte kazanım bu, evrensel ilkeler bu dediğin ve methiyeler düzdüğün bir insan yarın yüz seksen derece dönebiliyor ...
İşte şuan bu durumu yaşıyorum ...
Gerçekten Cumhuriyet demokratik değerlerle örtüşmediğinde orta despotik bir rejim çıkıyor ...
bu yazı çok önceden yazmıştım bu gün revize ediyorum
Kemalizm sadece bir isim den oluşmuş rejimin adı değildir ...
o bir zihniyettir ...
O toplumun,devletin hakimi benim diyenler tarafından yukarıdan aşağıya doğru tanzimidir.
Üstünlerin hukuku ayrıcalıklıdır ...
Silahlı bürokrat seçilmiş olandan üstündür onun hukuğu ayrıdır ...
O güç istediğinde seçilmiş olanı istifa ettirir...
O güç Anayasal hak olan olağan üstü ve sıkıyönetimi keyfi kullanır ...
O güç KHK namalerle yasamayı bay pas eder...
Çıkan kanunların Anayasal denetimi önler ...
O güç basını istediği şekilde besler ve yönetir ...
O basın tüm ilke ve ahlakını belli güce teslim ettiğinden içindeki yazarları bir gece ansızın işten çıkartır...
Özetle 28 Şubat dediğimiz süreç bu tip bir Cumhuriyeti sürekli bize kutlatır olmuştu.
Peki şimdi ki Cumhuriyet ne hale evrildi...28 şubattan neler farklı ...
FETO denen o aşağılık çete belli oldu savaşılması kaçınılmaz ...Peki ya PELİKAN denen ikinci çete ...
buraya kadar olan eski yazımın revize edilmiş hali bundan sonraki bölüm eski yazım ..
"Sivil bürokrasinin yanında askeri bürokrasi darbe zemininin ana karargâh üssüdür. Halka güvenmeyen sistem mühendisleri orduyu en kolay darbe yapabilecek, sivil demokratik sisteme ayar verebilecek şekilde kurmuşlardır. Ordu ve mensupları ortalamanın üzerinde maddi gelir elde ederler, ticaret yapma (OYAK vb.) hakları vardır. Otomobil üretirler, bütçeden ayrılan paranın nasıl, nereye, ne şekilde harcandığı sorulmaz. Şehir merkezlerinde, en güzel muhitlerde, askerî kışla, karakol, sosyal tesis, eğitim alanları onlar tarafından kullanılır ve maddi problemleri hiç yaşamazlar. Askerler daha küçük yaşta sistemin belirlediği, örtük bir müfredat ile eğitilir, beyinleri yıkanır mutlaka bir cemaatin üyesi olarak mezun olurlar. Sivil yönetici ve halktan bol bol kendilerini pohpohlayacak mesajlar duyarlar. Onlara “ülkenin, cumhuriyetin hatta demokrasinin” güvencesi olduğu söylenir. Cumhurbaşkanlığı muhafız alayı askerî darbenin koçbaşlarıdır. Kanlı 15 Temmuz girişiminde muhafız alayının Erdoğan’ı etkisiz hale getirmek için hazır olduklarını biliyoruz. Kamuoyu çok şaşkın, oysa gerçekleşen askerî darbeler incelendiğinde muhafız alayının örtülü görevinin ‘cumhurbaşkanını teslim almak’ olduğu görülecektir. Sivil bürokrasinin ince ince zeminini döşediği darbe iklimi finalinde askerlerin ve tankların yer aldığı bir müdahale ile sonlandırılır. Kısa sürede darbe zeminindeki eksik taşları telafi edecek yeni anti-demokratik sistem kurulur ve bir sonraki darbeyi bekleriz."HÜR FİKİRLER / MEHMET ALİ KAYA
Maalesef kavramları klişe olmaktan çıkartamıyoruz...
Şablon, klişeler, ezberler hayatımızı yönlendiriyor..
Tabi bu sadece ESKİ SINIF MENSUPLARI için değil,tüm sosyal gruplar için geçerli (islamistler ve milliyetçiler/ Türk-Kürt milliyetçileri )
Cumhuriyetin tek bir anlamı vardır..
Meşruiyet'ini halktan alır...
Yani iktidarda olan aslında halkın seçtiğidir .
Yani iktidar HALKA AİTTİR.
Yani babadan oğla geçmeyen, soy, sop, hanedanlık, imtiyazlı sosyal grupların elinde olmayan iktidardır...
Ancak "Cumhuriyet" sadece Anayasaya " kavram" olarak girmekle gerçekleşmiyor...
Cumhuriyet demokrasi ile takviye edildiğinde ete kemiğe bürünür...
Yoksa demokrasisiz bir Cumhuriyet sadece palavradır...
Hele hukuki eşitliği sağlamayan cumhuriyet kandırmaca dır.. (Buna rağmen Demokrasi dahil ,tüm beşeri teknikler, hatadan, eksiklikten muaf değildir.
Demokrasinin de eleştirisi şüphesiz yapılabilir. bkz:Coşkun Can Aktan Demokrasi eleştrisi)
BİZDEKİ CUMHURİYET HUKUKİ İMTİYAZI SAĞLAMIŞTIR..
Merhum ,Kazım Berzeg'in Eski sınıf diye adlandırdığı bir sınıf tanımı vardır ve bu sınıfın egemenliği İttihat ve terakki illegal yapılanması ile başlayıp CUMHURİYET döneminde de devam etmiştir...
Şükrü Hanioğlu ise / 7 ağustos 2016 tarihli sabah gazetesi yazısında;
"İlginç olan ilerleyen yıllarda Türkiye'de askerî kanadı güçlü, üyeleri ideolojik aidiyeti içselleştiren bir yapılanmanın İttihad ve Terakki üzerinden değil Ba'as partilerini takliden örgütlenmesidir." demekte ...
ESKİ SINIF:Hep söylediğimiz gibi Asker ve sivil bürokrat, devlet sırtından sermaye sahibi olmuş seçkinci elitlerdir...(bendeniz de maalesef CHP kökenli İmtiyazlı memur sınıfındanım ta ki 1979 yılına kadar...)
Ülkenin tüm maddi kaynakları aslında bu Eski sınıf tarafından paylaşılır.
Bu cumhuriyette ,özellikle siyaset kurumu içinde sadece CHP dışındakiler hesap verebilirdi.
Partileri kapatılabilir, tutuklanabilirler, uyduruk mahkemelerde yargılanıp idam da edilirlerdi.
Eski Sınıf,yeni sınıfı ve siyasi aktörlerini hiç bir zaman içlerine sindiremediler (Pof. Bekir Berat Özipek Kenar mahalle çocukları hiç sevilmedi adlı makalesi)
İktidarı nimet paylaşım aracı olarak gördüklerinden,kenar mahalle çocuklarının Başbakan, Cumhurbaşkanı olmasını da hiç hazmedemediler...
Bu beyler; demokrasiyi,demokratik talepleri hep karşı devrim olarak gördüler...
Demokrasiye, eksikte olsa geçiş henüz erkendi göbeğini kaşıyan adamın oyları ile bir avuç ülkenin sahibi oyu nasıl aynı olurdu...
(Bekir Çoşkun, Müjdat Gezen, Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil ve türdeşleri bunu hala sıklıkla dile getirir)
Bekir Bekar Özipek'in dediği gibi:Egemen sınıflar(yani eski sınıf)bu oligarşinin çatırdamasını, halkın iktidara talip olmasını ,karşı devrim ve Cumhuriyetin kazanımlarının yıkılması olarak gördükleri için,kendi anladıkları CUMHURİYETE özel misyon biçerek "CUMHURİYET KAZANIMLARININ KORUMA ALTINA ALDILAR...
Aslında korumak istedikleri kendi kazanımlarıydı...
Kaybettikleri imtiyazlı konumu tekrar elde etme mücadelesi idi...
Bunun için her yol ama her yol mubahtı (JİTEM, EŞREF BİTLİS'TEN, ÖZALIN ŞAİBELİ ÖLÜMÜNE KADAR,AKP' NİN KAPATILMA DAVASINDAN, ERDOĞAN'A HAZIRLANAN SUİKASTLARA KADAR..
DARBE PLANLARI ve SONRASI YAPILACAK EYLEMLERE KADAR)
SONUÇ YERİNE:CUMHURİYETE KARŞI ÇIKIYORLAR TEZİ TAMAMEN YALAN VE İFTİRADIR...
CUMHURİYETİ YIKMAK İSTİYORLAR İDDİALARI UYDURMADIR...
İTİRAF ETMEDİKLERİ,KENDİ ÇIKARLARININ, KENDİ OLİGARŞİLERİNİN YOK OLDUĞUNU GÖRME ENDİŞELERİDİR ...
Bu gün tartışılması gereken Cumhuriyetin hukuki eşitlik mi yoksa hukuki imtiyaz mı getirdiğidir..
Eğer hukuken "üstünlerle"eşit olduğunuza inanıyorsanız,mesele yok.
Eğer hukuken imtiyazlı olanların olduğuna inanıyorsanız ortada çok ciddi bir sorun vardır..
Ekonomik eşitlik hayaldir ancak hukuki eşitlik gerçektir...
15 Temmuz hain ve alçak darbe girişimi başarılı olsaydı eski Türkiye'ye dönülecekti şüphesiz lakin ,bu gün o vahim durum bertaraf edilip yerine ne kondu ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder